top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıAv. Çiler Nazife Koşar

YOKSULLUK NAFAKASINDA “SÜRE” SORUNU

Güncelleme tarihi: 20 Şub 2023


Yoksulluk, günlük temel ihtiyaçların tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacak yeterli gelire sahip olmama durumudur.


Yoksulluğun, siyasi, ekonomik, çevresel ve toplumsal nedenleri bulunmaktadır. Örneğin, doğal afet, çölleşme, kuraklık gibi çevresel etkenler; işsizlik gibi ekonomik nedenler; yanlış politika gibi siyasi sebepler ve doğum kontrol konusunda bilinçsizlik, aşırı nüfus artışı, çarpık kentleşme gibi toplumsal faktörler yoksulluğa neden olabilmektedir.


Yoksulluğun siyasi, ekonomik, çevresel ve toplumsal bir sorun olmasının yanı sıra, cinsiyetçi bir sorun olduğunu düşündüğümüzü de belirtmek isteriz. Çünkü, ülkemizde kadın ile erkek arasındaki eşitsizlik, kadını, erkeğe göre daha yoksul yapmaktadır.


Kadının emeklerinin değersiz kılınması ve/veya yok sayılması kadınların daha fazla yoksullaşmasına sebep olmaktadır. Toplumumuzdaki, kadınların her şeyden önce eve ait olduğu inancı, kadınların evdeki emeğinin “olması gereken” olarak sayılması sonucunu doğurmaktadır. Bu da, iş hayatı olmayan, dul, boşanmış, kocasından ayrı yaşayan veya hiç evlenmemiş kadınların yoksulluktan daha çok etkilenmesine neden olur.


Bununla birlikte kadınların iş hayatındaki yerinin de, çoğunlukla kayıt dışı, düşük ücretli ve sosyal güvenceden yoksun olduğunu söylememiz gerekmektedir. Buna rağmen ülkemizde maalesef ki, kadınların istihdam oranı, erkeklerin istihdam oranının üçte biridir.


Görüldüğü üzere iş yaşamında dahi, kadınlar erkeklere göre daha yoksuldur ancak, bir de boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan kadınlar bulunmaktadır.


Yoksulluk Nafakası Sadece Kadınlara Mı Verilir?

Her ne kadar, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan “kadın” tabirini kullanmış isek de, esasen Türk Medeni Kanununda kadın-erkek olarak bir ayrım yapılmış değildir. Türk Medeni Kanunun 175. maddesi, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan TARAF, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için DİĞER TARAFTAN mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” hükmünü amirdir.

Bu bakımdan kanunun lafzından sadece kadın eşlerin değil, erkek eşlerin de nafaka talep edebileceği sonucuna varmamız mümkündür.


Yoksulluk Nafakası Süresiz Midir?


İlaveten, kanun metninde, eşlerden birinin, diğer eşten SÜRESİZ olarak nafaka isteyebileceği düzenlenmişse de, yine kanunda sayılan nafakanın kaldırılması şartlarının oluşması halinde, nafaka ödeyen eşin, nafakanın kaldırılmasını talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu şartlar da; nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, evlenmemiş olsa dahi evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması, haysiyetsiz hayat sürmesi ve taraflardan birinin ölümü halleridir.


Bu şartlardan herhangi birinin sağlanmaması durumunda ise, yürürlükte bulunan Türk Medeni Kanununa göre nafakanın SÜRESİZ olduğunu ifade etmek isteriz. Ancak bilindiği üzere bu durum, oldukça tartışmalı bir husustur. Hatta bu konuda, yargı reformlarında süresiz nafakanın biteceğine, nafakalarda evlilik süresiyle orantılı üst sınırın belirleneceğine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı bilinmektedir.


Kanımızca da süresiz yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olmadığı düşünülmektedir. Önemle belirtmemiz gerekir ki bahsetmiş olduğumuz bu nafaka, sadece kadına verilen yoksulluk nafakası olup, çocuğa verilen iştirak nafakası değildir.


Yoksulluk nafakasının süresiz olması her iki tarafı da mağdur edebilmektedir. Çünkü nafaka alan kadınlar, sadece almış olduğu nafaka ile hayatını idame etmeye çalışırken, bir de ayrıldığı kişi ile muhatap olmak zorunda kalmaktadır.


Bu sebeple erkeğin kadına nafaka vermesinin yalnızca geçici bir çözüm olduğunu düşünmekteyiz. Oysa ki boşanmadan sonra yoksulluğa düşmüş veya yoksul kadınların da ekonomik olarak desteklenip istihdamının sağlanması ve boşanmış olduğu eşi ile arasında kalan bu bağdan kurtulması hedeflenmelidir.


Meslek edinme, iş bulma desteğinin yanı sıra çalışamayan kadınlar için ayrıca bir nafaka fonu kurulmalı ve gereği devlet eli ile yapılmalıdır. Böylece kadın hem ekonomik anlamda, hem de sosyal anlamda özgürleşecek, boşanmış olduğu eşine muhtaç olmaksızın hayatını kendi çabalarıyla devam ettirebilecektir.


Bu durum, birçok kadının boşanmadan sonra hayatını sürdüremeyeceğini düşünerek boşanmadan vazgeçmesinin önüne de geçmiş olacaktır.


Burada ilk olarak yapılması gereken, nafakanın süreye bağlanıp bağlanmaması tartışmasından çıkılarak, boşanma durumunda yoksulluğa düşecek olan kadınların veya yoksul kadınların, istihdama katılmasını teşvik edecek düzenlemelerin yapılmasıdır. Bu yapılmaya çalışılırken de devlet tarafından bir nafaka fonu kurularak, kadınlara destek, bu fondan sağlanmalıdır. Bu düzenlemelerin yapılmasından sonra ancak nafakanın süreye bağlanıp bağlanmayacağı tartışılabilir.


Kadının hayatını devam ettirebilmesi için ona bir gelir sağlamadan ya da gelir sağlayıcı bir ortam oluşturmadan, yapılan bu süresiz nafaka tartışmaları sadece zaman kaybı olacaktır.


Av. Çiler Nazife Koşar


2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commenti


bottom of page