top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAv. Çiler Nazife Koşar

BANKA İLE YAPILAN BORÇ ERTELEME SÖZLEŞMESİNDEN DÖNME


İlk olarak Çin’in Vuhan kentinde 2019/Aralık ayında ortaya çıkan ve kısa bir sürede tüm Dünya’yı etkisi alan korona virüs, ilk olarak 11 Mart tarihinde ülkemizde görülmüş olup, bu korona virüsün ülkemizi birçok alanda etkilemesinin yanında, en çok da ekonomik alanda etkilediğini söylememiz mümkündür.

Zira, ülkemizde çok kısa bir sürede ekonomi durma noktasına gelmiş, çok sayıda insan işsiz kalmış, esnaflar ve şirketler iflas etmiştir.

Korona virüs salgını sonrası devlet, ekonomik teşvik kapsamında, 18 Mart tarihinde Ekonomik İstikrar Kalkanı paketini açıklamış olup, buna göre, bankalara borcu olan vatandaşların bu borçlarının 3 ay süre ile erteleneceği söylenmiştir.

Bunun üzerine, “Ziraat Bankası, Halk Bank, Vakıfbank, Garanti Bankası, İş Bankası, QNB Finansbank, Denizbank, Akbank, Yapı Kredi Bankası, TEB, Şekerbank, Emlak Katılım, Kuveyt Türk Katılım, Ziraat Katılım, Vakıf Katılım, Odeabank, Albaraka Türk Katılım, Türkiye Finans Katılım, Alternatif Bank ve ING Bank” olmak üzere toplam 20 banka tarafından vatandaşların kredi ve kredi kartı borçlarının 3 ay süre ile ertelendiğine ilişkin açıklama yapılmıştır.

Korona virüsün ekonomiye darbe vurmasından sonra birçok işletme ve/veya vatandaş, ödemelerini nasıl yapacağını düşünürken, bu açıklama ile rahat bir nefes almışlarsa da; vatandaşlar “borç erteleme” kampanyasından faydalanmak üzere bankalara başvurduklarında, bankaların borçları faiz karşılığında erteleyeceğini öğrenmişlerdir.

Zaten ihtiyaç sahibi olduğu için bu yola başvurmayı düşünen vatandaşlar, bir de bankaların borç ertelemesini yüksek faiz karşılığında yapacağını öğrenince tam anlamıyla şok olmuşlardır.

Önemle belirtmek gerekir ki, ekonomik tedbirler kapsamında açıklanan bu kampanya, bu sebeple hiçbir vatandaşın işine yaramamış, vatandaşın ekonomisini rahatlatmamıştır.

BANKALARIN ‘AŞIRI YARARLANMASI’

Bankaların, vatandaşın bu zor durumundan faydalanarak çıkar sağlamaya çalışmasına hukukumuzda ‘gabin’ adı verilmektedir.

Gabin, karşı tarafın zor durumundan faydalanarak, aşırı yarar elde etme durumudur.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda, ‘sözleşme serbestisi’ ilkesi benimsenmiştir. Sözleşme serbestisi, tarafların dilediği şekilde sözleşmenin koşullarını ve edimlerini belirleyebilecekleri anlamına gelmektedir. İşte aşırı yararlanma (gabin) dediğimiz unsur da, tam olarak sözleşme serbestisinin söz konusu olduğu durumlarda gerekli olmuştur.

Çünkü taraflar sözleşme serbestisi kapsamında sözleşme maddelerini serbestçe düzenleyebilecek ve karşı taraf, zor durumda olan tarafın içinde bulunduğu bu zorluktan haksız olarak yararlanabilecektir.

Aşırı yararlanma; sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir orantısızlık olması halinde zarar göreni koruyan bir terimdir. Bu anlamda gabini, sözleşme serbestisine getirilmiş bir sınırlama olarak yorumlamak da mümkündür.

Böylelikle, kişinin içinde bulunduğu olumsuz şartların istismar edilmesi engellenmeye çalışılmıştır. Yani gabin için sözleşme serbestisi kuralının bir istisnası da diyebiliriz.

Yukarıda açıklamış olduğumuz üzere bankalar, vatandaşın hali hazırda içinde bulunduğu bu zorlu ekonomik durumundan faydalanarak, yüksek faiz oranları ile borç ertelemesi yapmaktadır. Kredi ve/veya kredi kartı borçlarını günümüz ekonomik koşullarında ödemesi mümkün olmayan vatandaşlar, el mahkum banka ile bankanın belirlediği şartlarla anlaşarak yüksek oranlı faiz karşılığında, 3 ay süre ile borç ertelemesi gerçekleştirmek zorunda kalmıştır.

Vatandaşın bu sözde (!) kampanyadan faydalanması durumunda, banka tarafından uygulanan yüksek oranlı faizle hem taksit tutarı, hem de taksit sayısı artmaktadır.

Dolayısıyla bu borç ertelemenin kesinlikle vatandaşın lehine bir durum olmadığını söylememiz mümkündür.

GABİNİN SONUÇLARI

TBK’ya göre gabinin sonucu olarak zarar gören, bu hukuka aykırılığı, zor durumunun ortadan kalkmasından başlayarak 1 yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde, sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek edimin geri verilmesini ya da edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.

Hatta, bankanın vatandaşın bu zor durumundan faydalanarak çıkar sağlamaya çalışması sebebiyle, tazminat ödeme yükümlülüğünün olduğunu da düşünmekteyiz.

Aşırı yararlanma meselesi, uygulamada çokça karşılaşılan bir meseledir. Mahkemelerin önüne bu konuyla ilgili pek çok uyuşmazlık gelmektedir.

Bu nedenle bu konunun sözleşmeye taraf olacak kişilerce bilinmesi, gerektiğinde gerek sözleşme kurulmadan önce danışma amacıyla, gerek de sözleşme kurulduktan sonra böyle bir problemle karşılaşılması durumunda sonuç bulmak adına, uzman bir büroyla iletişime geçilmesi oldukça yararlı olacaktır.


Av. Çiler Nazife Koşar

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page