Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, uluslararası bir mahkeme olup, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerle güvence altına alınmış olan “temel hakların” çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir.
Bu temel haklar da; yaşama hakkı, adil yargılanma hakkı, özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı, ifade özgürlüğü, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, mal varlığına saygı hakkı gibi haklardır.
Fransa’da bulunan bu mahkemenin, 47 Avrupa devleti tarafından yargı yetkisinin tanındığını söyleyebiliriz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapabilmesi için kişinin öncelikle kendi iç hukukundaki tüm yolları tüketmesi gerekmektedir. Türk Yargısı için, tüketilmesi gereken iç hukuk yolları şunlardır:
- Ceza yargılamalarında; Temyizin sonucuna kadar
- Hukuk yargılamalarında; Karar düzeltmenin sonucuna kadar
- İdari yargılamalarda; Karar düzeltmenin sonucuna kadar
Tüm bu yollar tüketildikten sonra, kişi hala daha devlet tarafından temel haklarının çiğnendiğini düşünüyorsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabilir.
Ancak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, sadece kişinin temel haklarını çiğneyen devletin şikayet edilebileceğini öncelikle belirtmek isteriz. Yani, devlet tarafından gerçekleştirilmeyen ihlaller için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapılması mümkün değildir.
Örneğin; bir kişiyle kavga edilmesi halinde, Türk Mahkemelerinde bir yargılama yapılmaktadır. Yapılan yargılamada kişinin haksız çıkması durumunda ve tüm iç hukuk yollarını tüketmesi halinde yine de sonuç değişmemiş ise de, burada kamu gücü söz konusu olmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapılamaz.
Önemle ve tekraren belirtmek gerekir ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurularda, sadece temel hakkı çiğnediği düşünülen devlet şikayet edilmektedir ve şikayet edilecek yani hakkında dava açılacak bu devletin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yetkisini tanıyan bir devlet olması gerekir.
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yetkisini tanıyan bir devlettir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanıyan devletler için, mahkemenin vermiş olduğu kararlar bağlayıcı olup, karar sonrasında tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılmasının devletler için bir yükümlülük olduğunu söyleyebiliriz.
Zira, Anayasa’nın 90/5 maddesine göre, uluslararası bir sözleşme olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kanun hükmündedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin maddeleri uyarınca yargılama yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de, bu kapsamda kararlarının tartışmaya kapalı olduğu görülmektedir.
Bununla birlikte, yine Anayasamıza göre, Uluslararası anlaşmalar ile Türk kanunları arasında çatışma bulunması halinde dahi, uluslararası anlaşmaya üstünlük tanınacağı ve uluslararası anlaşmanın uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Anayasa’nın bu maddesine göre de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk Yargı sistemindeki en üst yargı mercii olduğunu söyleyebiliriz.
Avrupa İnsan Hakları mahkemesi, devlet, millet hakkını değil; sadece insan hakkını koruyan bir mahkemedir. Bu kapsamda, devletlerin kendi iç hukukunda ihlal sayılmayan, ancak temel insan hakkının ihlali olan durumlarda dahi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, davalı devlet hakkında bir yaptırım kararı verebilir.
Örneğin, 2. Dünya Savaşı sırasında, milyonlarca kişi, Alman milli mevzuatı kapsamında öldürülmüştür. Sorumluların yapılan yargılamasında ise, yapılan muamelenin o dönemki Alman yasalarına uygun olduğu, bir devletin vatandaşına nasıl muamele etmesinin kendi iç hukuk meselesi olduğu savunulmuşsa da, temel insan hakkına uygun olmayan bu muamele karşısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yaptırım uygulanmasına karar vermiştir.
Günümüzde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanıyan 47 taraf devleti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına mutlak uymak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararları uygulamak zorundadır.
Zira, normlar hiyerarşisinde iç hukukumuzun en üst yargı mercii olan Anayasa ile, bir uluslararası anlaşma niteliğinde olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine, hukuk sistemimizde üstünlük tanınacağı kabul edilmiştir.
Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk Yargı sistemindeki “en üst yargı mercii” olduğunu tekraren söylememiz mümkündür.
Av. Çiler Nazife Koşar
Comments